بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَطَّلَعَ ٱلۡغَيۡبَ أَمِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحۡمَٰنِ عَهۡدٗا ٧٨

O, görülmeyeni mi biliyor yoksa Rahman katından bir söz mü almış?

– İbni Kesir

كـَلَّاۚ سَنَكۡتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُۥ مِنَ ٱلۡعَذَابِ مَدّٗا ٧٩

Hayır, onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.

– İbni Kesir

وَنَرِثُهُۥ مَا يَقُولُ وَيَأۡتِينَا فَرۡدٗا ٨٠

Onun söylemekte olduğuna Biz, mirasçı olacağız. Kendisi Bize tek olarak gelecektir.

– İbni Kesir

وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةٗ لِّيَكُونُواْ لَهُمۡ عِزّٗا ٨١

Onlar; kendilerine güç kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak ilahlar edindiler.

– İbni Kesir

كـَلَّاۚ سَيَكۡفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمۡ وَيَكُونُونَ عَلَيۡهِمۡ ضِدًّا ٨٢

Hayır, onlar kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve aleyhlerine döneceklerdir.

– İbni Kesir

أَلَمۡ تَرَ أَنَّآ أَرۡسَلۡنَا ٱلشَّيَٰطِينَ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ تَؤُزُّهُمۡ أَزّٗا ٨٣

Bilmiyor musun ki; kafirlerin üzerine, onları kışkırtan şeytanlar gönderdik.

– İbni Kesir

فَلَا تَعۡجَلۡ عَلَيۡهِمۡۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمۡ عَدّٗا ٨٤

Şu halde sen, onlara karşı acele etme. Biz, onların günlerini saydıkça sayıyoruz.

– İbni Kesir

يَوۡمَ نَحۡشُرُ ٱلۡمُتَّقِينَ إِلَى ٱلرَّحۡمَٰنِ وَفۡدٗا ٨٥

O gün muttakileri Rahman'ın huzurunda, O'na gelmiş konuklar olarak toplarız.

– İbni Kesir

وَنَسُوقُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرۡدٗا ٨٦

Mücrimleri de suya götürür gibi cehenneme süreriz.

– İbni Kesir

لَّا يَمۡلِكُونَ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَنِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحۡمَٰنِ عَهۡدٗا ٨٧

Rahman'ın katında, ahid almış olanlardan başkası asla şefaatta bulunamayacaktır.

– İbni Kesir

وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَلَدٗا ٨٨

Bir kısım kimseler: Rahman çocuk edindi, dediler.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu